08 Aralık 2016

Çocuk ve Anne Arasındaki Bağ


willow tree figürü
Bir önceki yazımın konusuna devamla:
Bir kaç aydır Aram'la gezmelerimiz keyifsiz sonuçlanıyordu. Gün boyu mutlu olsa da dönüş yolunda incir çekirdeğini doldurmayacak bir mevzudan yüzü düşüyor, ya da hüngür hüngür ağlıyordu. Hiç bir neden bulamayınca şu iki yaşında başlayan ve hiç sona ermeyen dönemlerinden biri olsa gerek diye yorumluyordum durumu ama içim hiç rahat değildi.
İstikrarlı bir keyifsizlik halinin bir nedeni omalı diye düşünüyordum.
Bunun üzerine dudaklarının enfeksiyonuna eşlik eden halsizliği de eklenince, sokakta parkta sakin sakin dolaşıp hoplamalı zıplamalı oyunlar oynamayınca artık kalbim sıkışmaya başladı. Bir şeyler yolunda değildi ama ne? Scooterını bile almıyordu yanına. Arnavut kaldırımı taşlarının onu scooter kullanırken çok engellediğini ve yorduğunu söylüyordu. Haklıydı ama daha önce de böyleydi yollar. Bu engellere aldırmıyor yarımsaat kırkbeş dakika scooter kullanıyordu yolculuklarımızda.
Bu arada uzun süredir ihtiyacımızı karşılamakta zorluk çeken ikiz bebek arabası bileklerimi hayli yormaya başlamıştı. Hem ikizlerin büyümesi ile tekerlerin dönüşü zorlanır, hem de tekerleklerin lastikleri biraz zorlanmayla çıkıp yolculuklarımızı aksatır olmuştu. İkinci bir araba hiç ekonomik olmayacaktı.  Ancak zaten rahatsız olan el bileklerim kullanmazken de ağrır olmuş keyfimi kaçırmıştı. Bebek arabamızı değiştirmediğimiz takdirde ya bileklerim tamamen kilitlenecek ya da dışarı hayatımız sekteye uğrayacaktı. İki ay kadar öyle de oldu. Çok nadir dışarı çıktık. Mümkün mertebe taksiye bindik. Taksi ile yolcuğumuz hiç konforlu değildi. Çocuklar için istikrarın ehemmiyeti malum. Evden bebek arabasına binen çocuklar gittiğimiz yere kadar bebek arabasında kalıp tüm ihtiyaçlarını orada karşılayabiliyorlar. Araba onların biraz evi gibi oluyor. Ancak taksiye in-bin yer değiştirme bizim çocuklara bebek arabasının sağladığı bu huzuru sağlamıyor.
İstediğim bebek arabalarından birini ikinci elde uygun fiyata buldum ve aldık sonunda. Bebek arabası arayışımı, tercihimi nasıl belirlediğimi ve aldığım arabadan memnuniyetimi başka bir yazıda anlatayım.
Konuya dönecek olursam; yani bebek arabasıyla dışarı ilk çıktığımızda Aram'ın da sccoterını alması için ısrar ettim. Hem bir kaç işimizi görecek hem parka gidecektik. Arabanın yürümesi muhteşemdi. Hiç bir rahatsızlık hissetmiyordum. Aram daha yolun başında bir iki mola verdi. "Daha önceleri bu kadar erken dinlenme ihtiyacı hissetmiyordun. " dedim.  Sessiz kaldı. Ancak henüz evimizden bir iki sokak uzaklaştıktan sonra Aram eski Aram olmuştu.  Hoplayan, zıplayan, benimle yarışan kahkahalar atan... Gezmemizin dönüşe yakın kısımlarında ondan "çok güzel bir gün anne teşekkür ederim" cümlesini de duydum ya dünyalar benim oldu. Her zaman yaptıklarımızı yapmıştık: Parka gitmiş, yemek yemiş ve bir kaç ihtiyacımızı görmüştük. Değişen neydi? Neydi Aram'ın önceki şevkini hızla geri getiren? Ağzından eskisi gibi ya "harika fikir!" gibi olumlama ya da "...'a ne dersin?" gibi nazik rica cümleleri duymamı sağlayan neydi?  O gün vuzuha kavuştu.
Benim bir kaç aydır çektiğim meşakkati ızdırabı yüreğinde hissediyordu Aram. Bunu ben biliyordum oysa. Mottom "huzurlu anne huzurlu çocuk" idi dört buçuk yıldır. Ancak bileklerimin sürekli ağrısıyla huzurumun kaçtığını yahut kaçan huzurumun çocuğuma etkisini farkedememişim. Canım acırken ortaya çıkan zorluklarla baş etme şeklim de keyifsizdi. Sunduğum teklifler geri çevrildiğinde alternatif oluşturmaya gücüm kalmıyordu. Gezilerimiz esnasında olabilecekleri sezinleme ve tedbirimi alma kabiliyetim zayıflıyordu. Bütün bunlar hem duygusal  hem çevresel zorluklarla baş etmesini henüz öğrenmekte olan yavrumun çileden çıkması için yeterli oluyordu. Aslında onun hayatın zorluklarıyla mücadele şevki benim her hal-ü karda ona ve/veya hadiseye müsbet yaklaşımım ile mümkün olabiliyor henüz. Benim bilek acılarımın sebebinin ortadan kalkmasıyla geriye gelen keyfim onun olumlu düşünme yetisini harekete geçiren bir ateşleyici olmuştu.  Biz yetişkinlerin de zaman zaman ihtiyaç hissettiğimiz bir teşvik bu nitekim.
İman Maleki çizimi

İkimiz için de çok ders aldığımız bir tecrübe oldu. Çok şükür aramızda var olduğunu bir kez daha fark ettiğim sıkı bağ daha da kuvvetlendi bu tecrübeyle, daha da pekişti.
Muhabbet dolu günler dilerim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder